“Çok talihsiz. Baykal ve Öymen ile CHP, 1970’lerde rahmetli Bülent Ecevit’in açtığı demokrat halkçı parantezi kapatmış gözüküyor. Tek parti döneminin akılsızlığına, faşizan eğilimlerine, geriye doğru bir süreç içinde. Açıklamayı CHP ve Türkiye açısından çok talihsiz olarak niteliyorum. AK Parti gibi hem geleneklerine hem de dünya gerçeklerine uygun şekilde Türkiye’yi yenileştirmeye çalışan bir hareketin karşısında demokrat, çoğulcu, Batılı demokrasiyi benimsemiş bir muhalefet olsa Türkiye daha hızlı yol alır.”
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay bu açıklamayı, CHP’li Onur Öymen’in 10 Kasım’da TBMM’de yaptığı konuşmadaki, “Kurtuluş Savaşı’nda, Şeyh Sait isyanında, Dersim isyanında analar ağlamadı mı? Kimse ‘analar ağlamasın, mücadeleyi durduralım’ dedi mi?” şeklindeki sözleri üzerine yaptı. Günay, Alevi Kürtleri ayağa kaldıran Öymen’in Dersim katliamına ilişkin sözlerini ‘faşizan’ diye nitelendirirken, başında olduğu Kültür Bakanlığı’nın ‘38’ adl türkçe seo ı Dersim belgeseline iki yıldır sansür ve yasak uyguladığını unuttu.
Ödüllü belgeselci
Radikal Gazetesi'nden Ertuğrul Mavioğlu'nun haberine göre Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Diyarbakır Cezaevi’ndeki vahşet yıllarını anlatan ‘5 Nolu’ adlı filmle ‘en iyi belgesel ödülü’nü alan Çayan Demirel, bir önceki belgeseli olan ‘38’i, tamamladıktan kısa bir süre sonra Kültür Bakanlığı’na ‘eser işletme belgesi’ almak üzere başvurdu.
Demirel’in başvurusunu inceleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü, 19 Ekim 2007 tarihli kararında ‘38’e eser işletme belgesi vermeyi uygun görmedi. Bu karar gerekçe gösterilerek çeşitli illerde düzenlenen festivallerde ‘38’in gösterimi valiliklerce engellendi. Çayan Demirel Kültür Bakanlığı’nın Dersim belgeseliyle ilgili yasağına karşı Ankara 7. İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Ancak, dava henüz bilirkişi inceleme safhasında olduğu için ‘38’ iki yıldır gösterime sokulamıyor. Dersim’le ilgili sözleri nedeniyle Onur Öymen’i eleştiren Çayan Demirel, 1938’de yaşanan tarihi gerçeklerin anlatıldığı belgeselini yasaklayan AKP’nin de son derece tutarsız bir politika sergilediği görüşünde.
Çayan Demirel’in, Meclis’teki ‘demokratik açılım’ oturumundan sonra alevlenen ‘Dersim’ tartışmaları ve 38’ belgeselinin Kültür Bakanlığı’nca yasaklanmasına ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
Türkleştirmeyi anlatıyor: ‘38’ belgeseli, 1938’de Dersim’de yaşanan ‘hizaya getirme’ ve Türkleştirme operasyonunu anlatıyor. O dönemi yaşayanlar, akademisyenler, gazete arşivleri, belgelerden faydalanarak yaptık bunu. Resmi raporlara göre 13 bin, başka bazı kaynaklara göre ise 80 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan bir süreç bu. Dersim ‘gümüş kapı’ demek ve bölgedeki bütün hanelerin kapılarını kanla kızıla boyayan bir vahşetten söz ediyoruz. Bunun hatırlanmasını istemiyorlar. Genellikle ‘Dersim’de Seyit Rıza önderliğinde eşkıyalar ayaklandı. Devlet de gidip ayaklanmayı bastırdı ve böylelikle otoriteyi sağlamış oldu’ şeklinde yorumlamayı tercih ettiler bunca senedir. Peki binlerce vatandaşın öyle veya böyle ölümüne neden olan bu olayı tarih kitapları niçin hiç anlatmaz? Ve birileri bu tarihi gerçekleri belgelere dayanarak ortaya koymaya kalkıştığında neden sansür ve yasaklarla engellenir? Eğer geçmişle yüzleşilecekse bu soruların üzerinde durulmalı.
AKP’nin sansürü yüzünden sesimi duyuramadım: Bu yok sayma politikasına karşı ben de Dersimli bir belgeselci olarak yola çıktım ve katliama tanık olmuş kişilerle röportajlar yaptım. Amacım hayatta kalanların anlattıklarını kayda almak ve tabii ki izleyiciyle paylaşmaktı. Ama AKP’nin Kültür Bakanlığı’nın sansürü nedeniyle sesimi duyuramadım. Dolayısıyla yaşananların daha fazla insana anlatılabilmesini engellenmiş oldu. Üstelik, yıllarca üzerinde çalıştığım bir projenin yasaklanması beni en basit anlamda emeğimin karşılığını alamamak durumuyla karşı karşıya bıraktı.
Demokratik açılım bu mu?: ‘Demokratik açılım’ adıyla başlayan hamlelerle, statükocu anlayışın dışında bir şeyler yapmaya yönelmiş görünen ve Onur Öymen’in açıklamaları sonrası 38’de Dersim’de yaşananları ‘katliam’ olarak tanımlayan bir başbakanın hükümetinin aynı zamanda ‘38’ belgeselini yasaklayan iktidar olması çok ciddi bir çelişki ve tutarsızlıktır. Böyle bir iktidarın ‘demokratik açılım’ söylemi ne kadar inandırıcı olabilir ki?
Kategori : POLİTİKA