DHKP-C'li Güler Zere ölüm döşeğinde.. Kanser hastası mahkumun cezaevi dışında tedavisine izin verilmedi.. Hayatından artık umudu kesildi.. Eleştirilerin merkezinde ise Adalet Bakanlığı var.
Güler Zere ile zıt görüşlere sahip yazarlar bile isyan bayrağı açtı.. İşte onlardan biri de Yeniçağ yazarı Arslan Bulut..
Kamuoyuna Güler Zere PKK'lı olsaydı? diye soruyor. Habur'da PKK'lıların serbest bırakılmasına gönderme yapıyor. PKK'lılara tanınan hakkın neden Zere'ye tanınmadığını soruyor.
(...)Güler Zere, 23 yaşında iken DHKP-C örgütü adına “Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” suçundan Mala özbek refakati tya Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı ve 34 yıl hapse mahkûm oldu, 14 yıldır cezaevinde yatıyor. Yani gençliğini cezaevinde geçirmiş bir mahkûm.
Zere, Elbistan cezaevindeyken kanser hastalığına yakalandı. Hastalık ilerleyince, avukatları, Zere’nin tedavisinin cezaevi şartlarında sürdürülemeyeceğini belirterek 12 Mart 2009’da Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu ve cezanın ertelenmesini istedi. Hukuk sisteminde böyle bir imkân var. Ancak talep reddedildi.
Bugün Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmek, hatta ülkeyi bölmek için kurulmuş PKK örgütünün dağdan gönderdiği militanlar, bir-iki dakikalık sorgudan sonra serbest bırakılıyor!
Güler Zere, mahkum olduğu suçtan bugün suçlansa belki de tutuksuz yargılanırdı.
Zere’nin şanssızlığı biraz erken doğmuş olmak! Ayrıca PKK’lı olsa mutlaka bir yolu bulunur tahliyesi sağlanırdı.
Halen 12 Eylül öncesi işlenmiş suçlardan dolayı cezaevinde yatmakta olan ülkücüler de var. Çünkü onlara farklı ve daha ağır bir hukuk uygulandı!
* * *
Hastalığının geç teşhis edilmesi, “tedavi sırası” ve “mahkûm koğuşunda yer bulunmaması” yüzünden tedavisinin geç başlatılması sebepleriyle bugün artık Zere’nin hayatından umut kesilmiş durumda.
Buna rağmen, yetkililer göz göre göre işlenen bu cinayete seyirci kalıyor! Oysa cezanın ertelenmesi, hukuki bir tedbirdir.
Cezaevinde kanser olmuş bir kişiyi ölene kadar mahkûm olarak tutmak, adalet değildir. Hastalık yüzünden yemek bile yiyemez duruma düşmüş bir kişiyi bileklerinden ranza demirine kelepçelemek, hukukun gereği değil, resmen işkencedir! Artık zulme dönüşmüş bu infaz tarzına adalet denilemez.
* * *
Ergenekon davasında, kanser hastası bir tutukluyu psikiyatri servisine gönderen doktorlar bugün yargılanıyorlar ama mahkûm edilseler bile cezaevinde yatmayacaklar. Fakat o tutuklu, hâkim önüne bile çıkarılmadan resmen öldürüldü!
Ben ne Kuddusi Okkır’ı tanırım, ne de Güler Zere’yi. Fakat ikisine de zamanında tedavi imkânı sağlanmamıştır. Birisi öldü, diğeri ölümle pençeleşiyor. Adalet Bakanı, Güler Zere’nin ölümünü mü bekliyor?
Halbuki tutuklunun da mahkûmun da can güvenliği devletin yargı sistemine emanet edilmiştir, savcıların sorumluluğundadır.
Kategori : GÜNCEL