Fizik İhtisas Dairesi uzmanlarınca yapılan inceleme sonrasında Adli Tıp Kurumu'ndan "belge orijinal ve imza albay Dursun Çiçek'e aittir" raporu çıktı. Bu rapor üzerine söz konusu belgenin orijinal nüshası İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndaki çelik kasada korumaya alındı. Belge hakkında daha önce "kovuşturmaya gerek yoktur" kararı veren askeri savcılık, bu gelişme üzerine belgenin orijinal nüshasının gönderilmesini istedi.
Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, birinci talebe ilişkin olarak sadece Adli Tıp Kurumu'nun belgeye ilişkin raporunu gönderdi. Raporla yetinmeyen ask Deniz kumu eri savcılık belgeyi ikinci defa istedi. Bu kez sivil savcılar orijinal nüshanın renkli fotokopisini gönderdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı çelik kasada tuttukları orijinal nüshayı göndermemekte direnirken, askeri savcılık, Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda incelemek üzere belgenin orijinalini 3'üncü kez ve resmi yazı ile istedi.
Askeri savcılığın orijinal nüshayı Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda detaylı olarak incelemek istediği, orijinal olup olmadığını kendi imkanlarıyla da teyit etmeyi düşündüğü belirtildi. Belgenin üzerindeki yazı karakterleri, mürekkep ve kağıt örnekleri ile hangi bilgisayarda yazılarak, hangi printer cihazından çıkışının alındığı ve bu işlemleri kim ya da kimlerin yaptığının tespitini amaçlandığı kaydedildi.
'TCK 313 KAPSAMINDA'
Eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, mahkemeler arasında belge paylaşımıyla ilgili olarak şu bilgiyi verdi: "Bu belgenin içeriği tamamen tereddüte yer vermeyecek şekilde TCK 313'üncü maddesi kapsamında. Hükümete karşı suç olarak cumhuriyet savcılığının Ergenekon soruşturması kapsamında. Bir mahkeme görevlisi elde ettiği her türlü delili kendi elinde muhafaza eder. Mahkemeler arasında yardımlaşma vardır. Ama böyle bir durumda belge aslı çok önemli olduğu için sanıyorum İstanbul Savcılığı suretini gönderir. Adli Tıp raporunu gönderir. Bunun dışında belgenin aslının Askeri Savcılığa gönderilmesini gerektiren bir durum yoktur."
ÇİÇEK'İ İFADE İÇİN ÇAĞIRAN KİMSE YOK
İrtica ile Mücadele Eylem Planı krizinde, Kurmay Albay Dursun Çiçek'in, ihbar mektubunda adı geçen askerlerle birlikte ifadeye gitmemiş olması dikkat çekerken, Çiçek'in avukatı müvekkiline, İstanbul Başsavcılığı'ndan bir çağrı gelmediğini söyledi. Kimliği bilinmeyen ihbarcının mektubu ve aralarında ıslak imzalı "Eylem Planı"nın da bulunduğu eklerinin İstanbul Başsavcılığı'na ulaşmasından yeni bir boyut kazanan "Belge" soruşturmasında, dün Beşiktaş Adliyesi'ne giden askerlerin yanı sıra Albay Dursun Çiçek'e de yeni çağrı yapıldığı iddialarını gündeme getirmişti. Ancak dün ifade veren grupta Çiçek yer almadı. Çiçek'in avukatı Mustafa Çevik "Müvekkilime, İstanbul Başsavcılığı'ndan yapılmış bir çağrı yok. Şu anda görevinin başında" açıklamasını yaptı. Sivil savcılık, İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın hazırlanış sürecine ilişkin iddialar içeren yazanı meçhul ihbar mektubundan sonra soruşturmaya yeniden hız verirken Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın da, meçhul olan ihbarcının gönderdiği mektup ve eklerini kendi yürüttüğü soruşturma kapsamında istediği belirtildi. Ancak Genelkurmay'ın istemesine rağmen, İstanbul Başsavcılığı'nın bu belgelerin asıllarını Genelkurmay'a göndermediği iddia edildi, bu da "Sivil savcılık belgeleri göndermezse ne olur?" sorusunu gündeme getirdi. Sivil savcılığın böyle bir yetkisi bulunuyor, aksi halde Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği, HSYK'dan, sivil savcıların bu tavrının idari yönden soruşturulmasını isteyebilecek. Genelkurmay bu tavrı, "görevi ihmal" olarak nitelendirirse İstanbul savcıları hakkında adli soruşturma yapılıp dava açılması için de Yargıtay Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunabilecek.
Kategori : POLİTİKA