Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “IMF ile bir anlaşma yapar, bunlardan ilave bir kaynak kullanırsak bu Türkiye'nin büyüme hızını olumlu etkileyecektir. Genel olarak risk primini de bir miktar daha aşağıya çekecektir. Bugün için olmazsa olmaz diyeceğimiz noktada değiliz” dedi.
Babacan, özel bir televizyon kanalında katıldığı söyleşide gazetecilerin sorularını yanıtladı. IMF ile bir anlaşma yapılmasının gerekli olup olmadığına ilişkin soru üzerine Orta Vadeli Programı açıkladıklarını anımsatan Bakan Babacan, bu program zemininde anlaşmaya varılması halinde, bir Stand-By anlaşması yapılmasının mümkün olabileceğini kaydetti. Bunun yapılıp, yapılmamasının müzakerenin seyrine bağlı olduğunu ifade eden Babacan, “Şu anda hala o noktadayız. Müzakereler teknik düzeyde devam ediyor. Herhangi bir yeni gelişme olursa da açıklayacağız” dedi.
Orta Vadeli Program'ın kendi içerisinde tutarlı ve Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde devam edebileceği bir program olduğuna vurgu yapan Babacan, “Ancak, eğer IMF ile bir anlaşma yapar, bunlardan ilave bir kaynak kullanırsak ersağ nedir bu Türkiye'nin büyüme hızını olumlu etkileyecektir. Genel olarak risk primini de bir miktar daha aşağıya çekecektir. Bugün için olmazsa olmaz diyeceğimiz noktada değiliz. Türkiye bu noktaya gelmiştir” diye konuştu.
Amaçlarının Türkiye ekonomisini mümkün olan en hızlı şekilde zor dönemden, normal döneme taşıyabilmek olduğunu belirten Babacan, “Eğer bu gayretimizle IMF ile yapacağımız bir anlaşma bize yardım edecekse, bu gayretlerimizi destekleyecekse, bu anlaşmanın Türkiye için iyi olacağını da düşünüyoruz. Ama dediğim gibi, şart değildir. Olmazsa olmaz noktasında değildir. Ancak yaparsak daha da iyi olacağını düşünüyoruz” dedi.
ERKEN SEÇİM YOK
2010 yılında erken seçim senaryolarının bulunup bulunmadığına ilişkin bir başka soru üzerine de Bakan Babacan, “Hayır. Şu anda böyle bir planımız yok. Senaryo şöyle. Senaryo kontrolümüzde olmayan veriler olursa, dışarıdan gelecek etkilenmeler, onunla ilgili senaryo analizleri yaparız. Yoksa kendi kontrolümüzde, kendi bildiğimiz konularda biz birşey yapacaksak, onun artık çok fazla senaryosu olmaz. Hükümet olarak 2010 yılıyla alakalı (erken seçimle ilgili) kesinlikle herhangi bir öngörümüz yok. 2011'in Temmuzu. O da nedir bir iki ay erkene alınır. Temmuz ayında çok sıcak olduğu için. Kampanya çok zor oluyor” diye konuştu.
Dışarıdan gelebilecek herşeye karşı hazırlıklı olunması gerektiğini belirten Babacan, buna hazır olduklarını bu konuda en ufak bir tereddütün bulunmaması gerektiğini anlattı. Babacan, aksi halde zor dönemleri ekonomi yönetimi olarak rahat aşamayacaklarını kaydetti.
EVE DÖNÜŞ
Eve dönüşle ilgili bir soruya verdiği yanıtta Babacan, sorunun çözüm yoluna girdiğini, bazı somut gelişmelerin yaşanmaya başlandığını belirterek, bunun altyapısının 2007 yılındaki Dağlıca baskınından sonra yapılan diplomatik çalışmalarla başladığını kaydetti. Son yaşananların kendisini rahatsız edip etmediğine ilişkin soruya verdiği yanıtta da Babacan şunları kaydetti:
“Bu yaşananları kabul etmek mümkün değil. Yani olan biten gerçekten rahatsız edici, son derece kaygı verici. Ve süreci de riske sokan gelişmeler bunlar. Burada adeta onu ister gibi... Bunun içeride çok karmaşık boyutları var.
Dış boyutu var. Kendi kurumlarımız içindeki çok sayıda kurum bu işin içinde çok yoğun bir kordinasyon içinde bu çalışmalar yürüyor. Bütün bu tabloya baktığımızda olan biteni çok farklı yansıtmaya yönelik bir çalışma çabası görüyoruz. İşin özü var. İşin özü, terör örgütü silah bırakıyor.” “Bu devlet politikası mı?” sorusuna da “Kesinlikle” diye yanıt veren Babacan, devletin en üst kademelerinde bütün bu sürçlerin konuşulmuş olduğunu kaydetti. Örgüte katılımın önlenmesi, örgütten ayrılmaların, dağdan inişlerin desteklenmesinin çok önemli olduğuna işaret eden Babacan “Devlet politikasıdır. O şekilde başlamıştır zaten bu süreç. Aksi halde zaten bu noktalara gelmesi mümkün değil. Yani kurumlarımız arasında tam bir mutabakat, işbirliği, diyalog, eşgüdüm olmazsa bu noktaya gelmesi mümkün değil” diye konuştu.
Bunun karmaşık bir süreç olduğu, bu süreç devam ederken zaman zaman hataların olabileceğini belirten Babacan, önemli olanın Türkiye'nin bu sorunu artık geride bırakıp bırakmayacağı olduğunu söyledi. “Önemli olan budur. Eğer bu süreç bizi o noktaya götürüyorsa ki o konuda bir şüphemiz yok. Zaten amacımızda o. O zaman bu sürece sahip çıkmamız lazım” dedi.
Babacan, tüm tarafların bu gelişmelerden ders çıkarması gereken bir örneğin yaşandığını ifade ederek, “Kimsenin böylesine önemli bir sürece siyasi polemik malzemesi yapmaması lazım. Ya da içeride siyasi rant haline getirme çabası içerisinde olmaması lazım” diye konuştu.
Kategori : POLİTİKA