Yılmaz Özdil: Teslimiyet töreni (Hürriyet)
PKK’lıların memlekete gelişi, tüm yurtta, dış temsilciliklerimizde ve KKTC’de törenlerle kutlandı.
Terörist olmadıkları, olsa olsa terörişko oldukları açıklanan PKK’lılar, sınır kapısına serilen kırmızı halı üzerinde, protokol tarafından, çiçeklerle karşılandı.
Yetkililerin, gözyaşlarıyla birbirlerine sarılarak, çak yaptıkları görüldü. Giriş işlemlerini önceden hazırlamayarak, 4 saniye beklemelerine sebep olan memur, görevden alındı, mağdur PKK’lılardan özür dilendi, araya Ahmet Türk girdi, tatsızlığın büyümesini önledi, Ahmet Türk’e teşekkür plaketi verildi. Bando eşliğinde üstü açık arabaya bindirilen PKK’lılar, resmi geçit kortejine katılarak, halkı selamlaya selamlaya Silopi’ye girdi. Temsili karakol baskınının gerçekleştirildiği törenlerde, temsili bir askerin, tahta tüfekle sağa sola ateş ediyormuş gibi yapması, coşkuya gölge düşürdü. Divan-ı harbe verilen askerin, akli dengesinin bozuk olduğu ortaya çıktı. 25 atletin İmralı’dan getirilen toprağı PKK’lılara sunmasının ardından, güzergâh üzerindeki devlet dairelerine molotof atıla atıla, Vilayet Konağı’na geçildi. Makam aracını çocuk dadı PKK’lılara tahsis ettiği için yürüye yürüye gelen Vali’nin kapıda karşılamaya gecikmesi, PKK’lıları tek başına karşılamak zorunda kalan ABD Elçisi tarafından skandal olarak nitelendirildi. Sinirlenen elçi, “Bu memleketin sahibi yok mu kardeşim, her şeyi biz mi yapacağız” diye bağırdı, araya Emine Ayna girdi, tatsızlığın büyümesini önledi, ona da teşekkür plaketi verildi.
* * *
Karayoluyla Diyarbakır’a giden PKK heyeti, oradan, havayoluyla Ankara’ya geçti. Ancak, bu seyahat için, başbakanlığa yeni alınan 18 koltuklu DAP uçağının tahsis edilmesi, krize sebep oldu. PKK’lıların “Sıkış tepiş olacağını bilseydik, gelmezdik” diye yakınması üzerine, derhal 40 koltuklu Ana uçağı tahsis edildi. Bu bekleme sırasında VIP’te yürekleri ağızlara getiren bir sabotaj girişimi yaşandı ve “Türk” kahvesi ikram edildi... Irkçı muameleye maruz kaldıklarını söyleyen PKK’lılar, “Kalkın, dönüyoruz Kandil’e” dedi. Allah’tan Sırrı Sakık devreye girdi, “Espresso olmadığında ben bile Türk kahvesi içiyorum” diyerek, tatsızlığın büyümesini önledi. Faşist garson gözaltına alındı.
Sırrı Sakık’a da teşekkür plaketinin yanı sıra Beluga havyarı takdim edildi.
* * *
Başkent’e inen PKK’lılar, gündüzdü ama havayi fişeklerle karşılandı, deve kesildi, nazar değmesin diye alınlarına sürüldü, TOKİ’nin hediyesi dubleks dairelerin anahtarları hediye edildi. Limuzinlerle TBMM’ye geçen PKK’lılar, önce, Meclis Lokantası’nda AB büyükelçileriyle basına kapalı yemek yedi, sonra, DTP grup toplantısına katıldı; Şeş TV’nin yanı sıra, Roj TV’den de naklen yayınlandı. Ayak altında dolaşmasınlar diye, CHP ve MHP grup toplantıları iptal edildi, “Çok istiyorsanız gidin orada yapın” denilerek, ilk meclis tahsis edildi.
* * *
PKK’lıların yarın İstanbul’a geçmesi, Savarona’yla Boğaz turu atması, akşam da Çırağan Sarayı’nda gazetecilerle yemek yeyip, topluca Reina’ya gitmeleri bekleniyor.
ENİS BERBEROĞLU'NUN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA
Enis Berberoğlu: Teslim olmaya mı, teslim almaya mı? (Hürriyet)
Teslim olmaya mı teslim almaya mı?
Gazeteci şeytanın avukatıdır.
Müvekkili ayrıntıda saklıdır.
Deniliyor ki...
“Teslim olan PKK’lılar sürecin samimiyet testidir.”
Öyle mi, peki 10 yıl önceyi unuttunuz mu?
1 Ekim 1999 günü sekiz PKK’lı teslim oldu.
Kendi anlatımlarına göre iyi muamele gördüler.
Mahkemede aldıkları cezayı çekip serbest kaldılar.
Dağdan düze inip, aramıza karıştılar.
Bundan iyi samimiyet testi olur mu?
İddia ediliyor ki...
İmralı üzerinden PKK ile görüşüldü, ikna edildi.
Abdullah Öcalan talimatla önce 34 kişiyi yolladı.
Devamı pazarlığa tabii...
...
Pardon ama biz bunca şehidi neden verdik?
Eğer PKK’yı dağdan indirmek içinse...
Belli ki yetmedi.
Çünkü şimdi daha düne kadar teröristbaşı dediğimiz...
Öcalan’ın otoritesine sığınılıyor,
hatta taşeron niyetine kullanılıyor.
Sanmayın ki...
Akan kanın durmasına itirazım var.
Sadece amaç her defasında aracı aklamaz.
Hukuku, siyaseti ezip büzmeyelim.
Eğer başka çare yoksa,
genel af ilan edilsin.
Çok daha namuslu olur.
Teslim olmaya geldik bahanesiyle,
demokrasi için son umudu tüketmeye,
süreci teslim almaya çalışana prim verilmez.
Galip ve mağlup
Bugüne kadar Türkiye’de kimse kökeni nedeniyle hedef seçilmedi, öldürülmedi. Yani etnik nefreti pek tanımadık. Ama DTP’nin açılım sürecindeki politikası beni korkutuyor artık.
Çünkü dağdan inenler zafer kazanmış ilan edilecekse...
Sormak lazım gelmez mi, bu savaşın mağlubu kimdir?
Daha önemlisi barıştan söz ederken böyle sorunun yeri var mıdır?
TAHA AKYOL'UN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA
Kategori : MEDYA